Ülkemizde bazı konularda tahlil yapmak şimdilik imkân dâhilin de fakat 9. Yargı paketi

                                                        ARAP BASININDAN SEÇMELER

                Ülkemizde bazı konularda tahlil yapmak şimdilik imkân dâhilin de fakat 9. Yargı paketi çıkınca yazı yazmak zorlaşacak.  Bizde iktidarları eleştirmek pek hoş karşılanmasa da bunu yabancı basından alıntı ile yapmak daha doğru diye düşündük. İnşallah yanılmayız.

                Günümüz dünyasında biraz dil bildikten sonra ulaşılmayacak gazete ve yorumcuları yok dersek yanılmayız. Bu yazıdaki ilk durağımız. Arabi 21 olacak.

              Uzun süre iktidarda kalan partilerin hastalıkları çoğalır. Kurtlaşma ve yolsuzlukla dolar. Halkının omuzlarında yük haline gelir. Bu hafife alınmayacak genel bir kuraldır ve tüm dünya ülkelerini kapsar. Tarihin gerçekleri ve tecrübeler bunu ispatlamıştır. Demokratik veya tek bir yöneticinin ve tek partinin bulunduğu despot rejimlerle yönetilen ülkeler içinde durum aynıdır, değişmez. Yerel seçimler dolayısıyla Türkiye’de olanlar sürpriz ve şaşırtıcı değildir.

                AK Parti Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısı ve parlamento seçimlerindeki sonuçları ile belediyelerde de zafer bekliyordu. Muhalefet(CHP) İstanbul ve Ankara’nın yanında AKP’nin elindeki birçok büyükşehir belediyelerini de alınca durum AKP için tam bir şok oldu.

              Uzun dönem boyunca liderine dayanmanın artık pratik ve siyasi olarak amaçları tükenmiştir. Dünyada birçok partinin yaşadığı kronik bir hastalıktır bu. Bir liderin çapı, belli bir süre sonra biten bir pil gibidir. Lider yaşlandıkça parti de yaşlanır, devlet bu kadrolar elinde bocalar.

                Geçen yıllar boyunca Türk Milleti ekseriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve partisine güvenoyu vermesi – çok başlı muhalefetin Türkiye’yi yönetme ehliyeti olmaması -  ülkenin çıkarına olacağı düşüncesinden kaynaklanıyordu. Son seçimlerde iktidar partisinin(AKP) politikalarını değiştirmemesi ve öncelikleri gözden geçirmemesi halinde harekete geçirmek ve misilleme konusunda uyarmak için oyunu değiştiriverdi.

                Gelelim ikinci durakta El-Arabi-El Cedid’e: Arap ülkelerinin çoğunluğu Filistin’deki ölüm ve yıkımdan HAMAS’ı sorumlu tutuyorlar. Yine birçok Arap ülkesi siyasal İslami hareketleri düşman gören ideolojik bir temelle hareket ediyorlar. Burada aşılması gerekenler olarak kültürleri, değerleri siyasi ve toplumsal tehayyülleri İslami içerikli olduğu için selefi akımlara sıcak bakmıyorlar. Özellikle İŞİD’in, kendi fikri ve siyasi eğilimlerini reddeden Sünni Müslümanları öldürmesi bir türlü önlenemiyor.

                İslami hareketler: İslam’ın felsefesi ve genel değerleri iman ve ibadet boyutundan ayrılmayan bir siyasi yapı. İkinci olarak ta iman ve ibadet boyutundan ayrılmayıp ikinci bir inanç boyutu eklenmemeli. Üçüncü olarak İslam nasıl Moğol ve Avrupa istilacılarına karşı nasıl direndiyse, baskı ve sömürgeciliğe de öyle direnmeli.

                Dördüncüsü de günümüz dünyasında ABD ve AB batı dünyasına ve Rus ile Çin’in uluslararası karar mekanizmalarında ki hegemonyasını kırmak için Türkiye, İran ve diğer bölge ülkelerinin hem kendi içlerinde hem de aralarında mezhep ayrılığı, dayatma ve despotluğu terk edip, İslam dünyasında adalet, insanlığın doğru yönetimini göstermeleri gerekmektedir.

                Siyasal ve sosyal İslami direktifler ve değerlerden( lider seçme, sorumlu tutma, ırk, renk ve mezhep farklarını bir kenara bırakıp) çıkış olarak bilinen İslam tarihinin yükünü İslam’a yüklemekten vazgeçmeli dinin buyrukları, sağlam ve bağlayıcı tavsiyeleri yerine getirilmelidir.

                Sonuç olarak tüm İslam dünyası bileşenleri ile birlikte güçlerini tek noktada birleştirip, yukarıda bahsedilen hegemonyadan kurtulduğu gün tüm dünya ile İslam milli hale gelir.

                                                                                                              Derleyen İbrahim AYAN