Ülkemde Suriyeli sığınmacılar artık Esad düştüğünde ülkelerine dönmeleri gerektiğini açıklayarak yazımıza Suriye’de durum hakkında Suriyeli yazardan dinleyelim diye Suriye gazetelerinden bir tarama yaptım.
SURİYE KONUSUNDA SURİYELİLER NE DÜŞÜNÜYOR?
Ülkemde Suriyeli sığınmacılar artık Esad düştüğünde ülkelerine dönmeleri gerektiğini açıklayarak yazımıza Suriye’de durum hakkında Suriyeli yazardan dinleyelim diye Suriye gazetelerinden bir tarama yaptım.
Esad döneminde korku Suriyelileri etkisi altına almıştır. Siyasete yaklaşmaya duyulan tarihî korku. Zira Baascı Esad rejimi, kanlı baskıcı politikalarıyla insanları yönetim ve kontrol altına almakla ilişkili herhangi bir eyleme katılmaktan korkar hâle getirdi ve bugün trajedileri su yüzüne çıkan hapishaneler, herkesin karanlık bir gecede götürülme korkusu yaşadığı o ürkütücü noktalardan ibaret. Esad kaçtı, iktidarın dizginini ellerinde tutanlar var ve masada geçiş sürecini ilerletmek için çeşitli projeler bulunuyor. Ancak bu çalkantılı durum ortasında dümeni elinde tutanlar felaket bulutunun gitmesinin ardından hepimizi etkisi altına alan aceleci tempoya uygun bir cevap vermiyorlar
Askerî Operasyonlar Yönetimi Komutanı Ahmed eş-Şara, Suriye içindeki ve dışındaki Suriyelilerin özgürlük düşmanlarına fırsat vermemek için halk düzleminde olayları nasıl yönetebilir? Burada kendimizi bilge insanlar olarak konumlandırmak istemiyoruz. Aksine diğer halkların deneyimlerinden ve karşı devrimlerin utanç verici tarihinden yola çıkarak konuya yaklaşmak istiyoruz. Esad’in soykırım rejiminin düşüşünün üzerinden günler geçtikten sonra ülkenin içinden geçtiği katılıma dayalı bir bağlam içinde ihtiyaç duyulan adımları bilip de bunları söylemememiz kabul edilemez.
Suriyelilerin siyasetten konuşma konusunda duydukları tarihî korku, baskı araçlarının ortadan kalktığı bir ortamda herkesin görebileceği kaldıraçlara ihtiyaç duymaktadır. Bunların iki yüzü vardır. Biri Suriyelilerin hayati kararlara katılım çerçevesi olarak kendi siyasi ve toplumsal oluşumlarını kurma çabalarıyla başlıyor. Diğeri ise Şara’nın herkesin diğer kıyıya doğru yürüyeceği üzerinde uzlaşılan bir yol haritası belirlemek için genel bir Suriye konferansı ile Suriyelilere (siyasi güçler, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, meslek grupları, kadınların eşit şekilde temsil edildiği teknokrat kesimler) geleceklerini kendi elleriyle inşa etme çağrısıyla ilgilidir. Şara daha önce de bu doğrultuda açıklamalar yapmıştı ancak artık eyleme geçme zamanı ve sözlerin devri kapanmıştır.
Bu iki yüz arasındaki buluşma, her zaman güler yüzlü bir şekilde gerçekleşmeyebilir. Taraflardan biri diğerinin kendi haklarını ele geçirmek istediğini hissederse yüzler asılabilir. Suriyeliler hayallerinin demokratik sivil bir devletle gerçekleşmesini istiyor ve Ahmed eş-Şara da başarıyı istikrara kavuşturmayı ve yeni devletin inşasına başlamayı garanti altına almak istiyor.
10 gün, kaygılan tam bir açıklıkla okumak için yeterli değildir. Çünkü zaman tebrikler, kutlamalar ve diplomatik görüşmelerle geçmektedir. Birçok kişinin yaklaşan siyasi mücadeleye hazırlığı sürerken ve başkaları bölgesel düzlemde Suriye’deki durumu karıştırmaya hazırlanırken etkin uluslararası güçler, destekleyici adımlar atmadan önce devrimcileri teste tabi tutmaktadırlar.
Bugünler geçti, gelecek günler de geçecek ve içinde barındırdıkları potansiyeller kazanımlara dönüşünce hafızada yer alacaklardır. Belki de şu an gerçekleştirilmesi gereken en önemli husus, Suriyelilerin katılım ve karşılıklı güven yoluyla kendi güçlerine inanmalarıdır. Bu da ancak herkesin kapıları ve pencereleri açmasıyla, fikirlerin ve kaygıların aynı evin sahipleri arasında kolaylıkla geçiş yapmasıyla gerçekleşir.
Yazar sadece özgürlüklerin kapı ve pencereleri açmak olacağını ama ülkede bulunan dış güçlerin hangi gurupları ya da örgütleri desteklediğini bildiği halde bilmemezlikten gelen bir yazı yazıyor. Zaman istemesi doğrudur. Ne yazık ki Şara hakkında da bilgi vermiyor. Ne diyelim.
(www.syria.tv, Suriyeli yazar,